ADRESLERİM

ADRESLERİM

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Umut Yolcuları-4


Yıldönümleriydi,o gün sabahtan 1 haftadır uğraştığı temizliği bitirmişti,siparişler için dışarı çıktı.Önce bir mağazaya uğradı,güzel bir kıyafet aldı kendine,daha sonra tamamlayıcı aksesuarları halletti,ayakkabı,çorap,çamaşır ve güzel bir çiçek kokusu olan parfüm...her şey güzel olsun istiyordu.Eve dönerken önce kasaba uğradı,sonra markete daha sonra da günler öncesinden verdiği vanilyalı anaslı muhteşem pastasını aldı ve bir taksiye atlayarak eve gitti.
Güneşli bir gündü ve güneş evin her yerini aydınlatıyordu.Bahçeli evlerini ilk alışları geldi gözünün önüne,evi çok beğendiği halde pahalı diye vazgeçmişti ama eşi ısrarla almıştı,senin için alıyorum demişti,ne kadar olursa olsun alacağım demişti.Mutfağın kapısı da bahçeye açılıyordu,karşıda deniz vardı.İşlerini bitirince ya denize giriyor ya bahçeye ektiği çiçekleriyle uğraşıyor ya da kitap okuyordu.
Mutfağa geçti hemen,yemekleri hazırladı.Eve son bir alıcı gözle baktı,her şey kusursuz olsun istiyordu.Masayı hazırladı,çiçekleri yerleştirdi.Hafif bir müzik ayarladı ve giyinmeye gitti.Önce duş aldı,sonra özenle üstünü giydi,saçlarını topuz yapıp özenle makyajını yaptıktan sonra beklemeye koyuldu.
Saatler geçti ama eşi gelmedi.Saat gece yarısını çoktan geçmiştiki kapının açıldığını duydu,uyuya kaldığı koltuğun üstünden,hemen fırladı yerinden....
Eşi hiç bir şey söylemeden gidip yattığında arkasından öylece bakakalmıştı.Bunca yıllık evliliklerinden önemli hiç bir günü unutmayan eşi bu günü unutmuştu.Boğazında bir şeyler düğümlenmişti,ağlamak istedi ama olmadı....
Kesin bir şey vardı ama ne?

Hasan Bey sabah işe heyecanla gitmişti,canından öok sevdiği eşine hediye almak için öğleden sonra izin almıştı.Bir taksiye atladı,önce berbere gitti daha sonra da alışverişyaptıkları mağazaya uğradı.Karısının çok istediği şeyi aldı ama tam mağazadan çıkarken mağazanın kapısında yığılıp kalmıştı.Acil servis 112 aranmış ve hemen Hasan Bey hastaneye kaldırılmıştı.Tüm tahliller yapıldı.Doktor bey yanında bir yakını olup olmadığını sorduğunda anlamıştı bir şeylerin olduğunu ama konduramamıştı kendine,olmadığını söyleyince doktor biraz duraklamış sonra mecbur kaldığı için söylemişti.Fazla bir yaşam şansının olmadığını,ciğerlerinden kötü durumda olduğunu ve hastalığın tüm bedenini sardığını öğrenmişti.Bugün olmak zorunda mıydı sanki?Neden yarı değil de bugün?Yıkılmış halde eve dönerken tüm hayatı gözünün önünden geçmişti,biricik aşkını düşündü,ne yapmalıydı,eşine söylemeli mi yoksa söylememeli miydi....sesini çıkarmadan yatağına yattı ve uyuyormuş unutmuş gibi yaptı...

Söyleyemedi....ama söylemek zorunda olduğunu da biliyordu.Hayat gerçekten çok acımasızdı...

devam edecek...

Ayşegül Eyisoy-2 ağustos 2010

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Huzur ve Sağlık Büyük Bir Zenginliktir

Huzur ve Sağlık Büyük Bir Zenginliktir

Bakılmaya Değer Yayınlar